Doktorun biz ne kadar uğraşsak da, geldiği zaman babanı unutmuş
olacağını söyledi… Bu beklenmeyen bir şey değildi aslında. Ama yine de başta
baban sonra da ben hazmedemiyoruz bu durumu… Elimizden geldiğince unutturmamaya
çalışıyoruz bakalım…
Ama gün gelecek zaten öyle olacak ki, istesen de
unutamayacaksın bazı şeyleri… Ne gariptir ki şimdi bunun çabasını veren biz, ileride
bazı durumlarda unutamadığından yakınıyor olacağız… İnsanoğlu böyle işte.
Büyütmeye çok hevesliyiz ama büyümenin getirdiklerini de hiç konduramıyoruz
sevdiklerimize. Büyümek, aynı zamanda acı ile de gelişen bir olgu aslında.
Keşke olmasa değil mi? Nerdeeee?!
Ama yanacak canın; ne yapalım? Canı yanmayan var mıymış şu
dünyada? Aşk acısı çekmeyen, dost kazığı yemeyen, adaletsizliğe maruz kalmayan
tek bir kişi var mı sanki? Bazen mıh gibi oturacak yaşadıkların yüreğine de
ağzın açılmayacak bir türlü… Bazen unutmak için yalvaracaksın Allah’a… Bazense,
tek bir anın içinde yaşamak isteyecek; o anı hiç unutamadığın için mutlu
olacaksın… Yani en çok da unutmak istediğin anlarda, unutamadığın anılarından
güç alacaksın…
Ama seni sen yapan şey işte bu anlar ve anılar olacak evlat…
Dünyadaki milyarlarca insanın her birini eşsiz yapan da bu yaşanmışlıklar ve
sen de yaşanmışlıklarınla “var” olacaksın evrende durduğun iğne ucu kadar yerde…
İğne ucu kadar da olsa sen bir boşluk olma yavrum; tüm yaşanmışlıklarını
kucakla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder